VELİ MEKTUBU
Sevgili Veli;
Sınav kaygısı bu dönemde çocuğunuzun yaşayabileceği normal bir durumdur. Bu dönemde çocuklarımıza moral ve motivasyon vermeli, bu sınavın hayatının dönüm noktasını olmadığını ve kazansa da kaybetse de onu her koşulda sevdiğinizi söylemelisiniz.
Bu süreçte size yardımcı olabilecek bazı önerileri aşağıda sizin için derledik;
Çocuğunuz ergenlik döneminde olduğunu unutmayın. Bu dönem çalkantılı ve ikilemli bir dönemdir. Çocuğunuzun yerine sorun çözmek istediğiniz de veyahut ona önerilerde bulunmak istediğinizde onu sizinle aynı şeyleri görmeyeceğini bilin. Mesela güneşli güzel bir günde siz istememenize rağmen işlerinizi yapabilirken çocuğunuz böyle havalarda çalışmakta zorluk çekebilir.
Çocuğunuzun geleceği konusundaki endişeleriniz çocuğunuza yansır. Bu sebeple öncelikle aileler kaygılarını azaltmaya çalışmalıdırlar. Kaygı, gelecek ile alakalı seyredilen olumsuz bir filmi andırır. Bu filmin sonu her zaman için felaketlerle biter. Yoğun kaygı yaşayan kişiler geleceğini düşünmekten bugünü yaşayamazlar. Sizin sınav sonucu ile aşırı derecede meşgul olmanız çocuğunuzun da bu yönde meşguliyetini artıracaktır. Çocuğunuza yardımcı olmak için onun bugünkü yaptıkları ile ilgilenebilirsiniz.
Beden dili ve ses tonu ile verdiğiniz mesajlara dikkat ediniz. Anne babalar bazen çocuklarına: “sınav bizim için önemli değil, kazanamasan da olur. Canını sıkma, kafana takma” gibi önerilerde bulunmaktadırlar. Ancak eğer anne-baba çocuklarına bunları söylerken beden dili ve ses tonları desteklemiyor ise yani ağızlarından çıkan ile bedenlerinin söylediği çelişiyorsa öğrenci daha çok beden diline dikkat edecektir. Ebeveynlerin kaygılı ve üzüntülü halleri çabucak algılanır. “Meli malı” kelimeleri dikkatle kullanılmalı. “En az şu kadar net yapmalısın. Kimya ve biyolojiden full yapmalısın. Başarılı olmalısın. Dikkatli olmalısın. Kendini dersine vermelisin. Bu yıl mutlaka kazanmalısın” türünden zorunluluk ifade eden cümleler öğrencinin kaygısının artmasına neden olmaktadır. Bu tür zorunluluk ifade eden sözleri mümkün olduğunca az kullanmaya çalışın.
Ders çalış demeyin. Sorumluluğunu bilen ve sınavlara hazırlanan öğrenciler için ailelerin uyarılarına ihtiyaç yoktur. Öğrenci ne kadar ders çalışacağına ve ne zaman ders çalışacağına kendisi karar verebilir. Anne-babaların iyi niyetli olarak verdikleri ders çalış mesajları öğrencinin kaygısını artırabilir. Bazı öğrenciler bu nedenle kendisi için değil ailesi için ders çalışması gerektiği düşüncesine kapılıp, daha yoğun kaygı hissedebilir. Ya da ailesine tepki göstererek ders çalışmayı aksatabilir.
Negatif motivasyondan uzak durun. Bazı anne babalar çocuklarının motivasyonunu attırmak için “Bu gidişle sen asla kazanamazsın, yata yata sınav kazanılmaz” gibi sözler söyler. Ancak negatif motivasyon pek az öğrencide başarılı olabilir. Hatta öğrencinin kendisini başarısız görmesine neden olarak kaygı düzeyi artabilir.
Gereğinden fazla fedakârlıktan kaçının ve bunları hatırlatmayın. Bazı ebeveynler çocukları sınava hazırlanırken çok fazla fedakârlıkta bulunmaktadırlar. Örneğin; bir yıl boyunca eve misafir çağırmamak evde televizyonu açmamak… Aileler bu sayede çocuklarına fedakârlık yaptıklarını düşünürken öğrenci bu durumu “ailemin bu fedakârlıklarına yanıt vermek
zorundayım” biçiminde düşünerek daha fazla kaygılanabilir. Özellikle yapılan bu fedakarlıkların tekrarlanarak hatırlatılması öğrenciyi ders çalışamaz hale getirebilir.
Kendi hayatınızı unutmayın. Çocuğu sınavlara hazırlanan bazı aileler kendi yaşamlarını bir kenara bırakarak çocukları için uğraşmaya başlamaktadırlar. Çocuğuna daha fazla yardımcı olmak için annenin işinden ayrılması, annenin çocuğunu sınav salonlarının kapısında beklemesi, öğretmenlerle her gün sonuçları konuşması sık görülen tablolardır. Bu görüntüler çocuğa sınavın çok önemli ve kazanamama durumunda ailesinin üzüleceği düşüncesine hatırlatmaktadır. Sizler kendi hayatınız olduğunu, sizin de kendi planlarınız olması gerektiğini unutmayın. Böylece hem kendinize hem de çocuğunuza yardımcı olabilirsiniz.
Çocuğunuza yönelik beklentilerinizde gerçekçi olun. Her anne baba kendi çocuğunun daha özel olduğunu düşünür oysa her insanın objektif bakıldığında belli alanlar da kuvvetli yönleri olabildiği gibi belli alanlarda da zayıf özellikleri olabilir. Beklentileriniz ile çocuğunuzun yapabilecekleri bir biriyle uyumlu olursa çocuğunuz daha az kaygı yaşayabilir.
Bu zor dönemde çocuklarınıza anlayışlı ve destekleyici davranın kaygının yoğunlaşması ile birlikte çocuklarınız kendilerini daha çaresiz ve çözümsüz hissederler bu neden daha tepkili olabilirler. Daha önceden kızmadıkları şeylere artık daha sert tepkiler gösterebilirler. Bu durumun geçici olduğunu düşünerek çocuğunuza karşı anlayışlı olmaya çaba sarf edin.
Çocuğunuz hiçbir zaman başka çocuklarla kıyaslamayın. Dayının kızı Boğaziçi’ne girdi sen de oraya girmelisin türünden yaklaşımlar çocuğunuza zarar verebilir. Her birey ayrı bir kişiliktir. Çocuğunuza ancak gereken durumlarda kendisi ile kıyaslayabilirsiniz. Yani önceki davranış biçimleri ile şimdiki davranış biçimlerini karşılaştırarak aradaki gözlenmiş olan değişimleri oradaki gözlediğiniz değişimleri ortaya koyabilirsiniz.